Bahçem yıllardır aynı bahçe
Ağaçtan sarkan salıncak
Kuyu içine atılan mıcır taşlar
Şurada gramafon çalan kadın
Aynı kadın
Çoktandır buradayım -çoktandır hiçbir yerdeyim-
Hiçbir kente ait olamadım
Gittiğim yerlerin tren istasyonlarında sabahladım
Beklemek bana en yakın olduğundan sanırım
Koparamadım dalından ham meyveyi
Hüzünlü ve mağrur
Beklemeyi sevdim
Anlayacağın yaşam kendi ilkelliğiyle
Acımasızlığıyla sürüyor
Kitapların bir iki sayfasını okuyup kapıyorum
Gazetelerde en çok ölüm ilanlarıyla ilgileniyorum
Sonra yürüyorum -sıkça yürüyorum-
Rüzgara karşı, denize doğru
Bir garip arınma duygusu gibi
Suya sokuluyorum
Telefonlar çalıyor hiç durmadan
Yerimden kalkıp açmıyorum
Umursamıyorum duyacağım sesi
Alacağım haberi
Esrik bir sevdadan bungunum
Gramafon çalan kadın
-İlkyaz gibi sıcak ve hoş kokulu çiçektir anılar
Diri bir müzik gibi yayılır dünyaya
Umudun anıların olsun diyor
Dönüp arkamı
Arnavutköy kahvesine gidiyorum
Bir bardak demli çay elimde
Denizi izliyorum
Güneş
Erkeğini özleyen bir kadın gibi
Sarılıyor gökyüzüne
Ardında iri dalgalar bırakarak geçiyor gemiler
Kimbilir ne zamandır görmüyor gemici yavuklusunu
Ve kaç gün oldu limana varmayalı
Denizlerin elleri kınalı nazlı gelinidir onlar
Süzülürler denizin tam ortasından
Maviyi seviyorum ben
Hem ne çok seviyorum bir bilsen
Korkuyorum bir o kadar da
Ya açılırsa üstümde Poseidon'un ürküten kanatları
-Ki Poseidon denizlerin tanrısı
Mavi gücün simgesidir-
Kendi güçsüzlüğümden korkuyorum
Bunun için belki, ben hep bir yerlerdeyim
Bir göçebe gibi oba kurup ateş yaktığım her yerde
Gökyüzüne sığınıyorum
Beyaz korur, bulut korur,
Tanrı korur ikimizi