Hayatın karanlık dehlizlerinde gezindim yıllarca..
Kokuşmuş maskeli yüzler, yalancı dostlar,
Riyakar diller gördüm her köşe başında..
Yalnızdım.. tüm dünyanın ortasında yapayalnız ve çıplaktım..
Sonra bir gün..umudumu denizlere attığım o gün.. sen geldin..
Denizden aldın tüm umutlarımı ve acıların sarnıcı olan
Uçarı yüreğime ürkekçe yerleştirdin geri..
Gözlerime baktın...yaşama nedenimi anlattın..
Varlığınla çıplaklığımı örttün...
Sıcaktın.. yıllardır üşüyen ruhuma iyi gelen sıcaklığını
Yudum yudum içtim çekinmeden.. arsızca..
Sendin beni yıllarca arayışa iten..
Bir yerlerdeydin.. biliyordum..
Bekliyordum..
Sonunda geldin..
Hiç beklemediğim bir anda..
Geldin.. Yok yok ben çağırdım veya sen çağırdın
Veya tanrı acıdı bana veya cezaydın belkide ödüldün
Veya tanrı büyüklüğünü kanıtladı anlamsız bulup sevmediğim dünyasının
Nasıl bir cennet olduğunu kanıtlarcasına seni gönderdi'
Sahte gülüşlerin gerçeğe çevrilmesi adına
Ağlamaların kavuşamamak, sarılamamak olması adına
Tüm insanları, hayvanları, çicekleri, ağaçları sevmek adına
Sen geldin...
Şimdi düşlerimde isyanlar yerine sen,
İntikam yeminleri yerine sen.
Nefret yerine sen.
Eğer aşksa sevgiyse yine sen.
Hep sen...yanlız sen varsın
Yalnız sen...