İkiye bölünmüş ruhum..
Bir yarısı diğer yarısına ağlıyor...
Öbür yarım ise diğerine isyan ediyor...
Ve ikisi de yok olup gidiyorlar yarattığım girdapta...
Bir keşmekeşlik yakamda..
Sergüzeştlik kapımda..
Ve bir fenomeni yaşıyorum...
Nefes almak kadar doğal...
Güneşin kendi kızıllığında her akşam ölüp,
her sabah doğması kadar alışılagelmiş...
Denizin delisi ben...
Mavinin delisi ben..
Sonunda oldu...
Çılgınlığın sıfır noktasında,
gözlerimde garip bir ışık beklemekteyim...
gelmeyecek olan günleri..
gelmeyecek olanları..
İleriye bakamıyorum...
gözlerim acıyor...
çok uzak olduğundan mı,
yoksa çok yakında da bu yüzden mi bakamıyorum,
bilmiyorum..
ruhum kendi sürgününde,
gözlerim şahitlik etmiyor..
kalbim katilim olma yolunda...
körebe oynuyorum gelecek günlerle...
ebe benim...
bir türlü sobeleyemediğim kim?
Kör dalış yapıyorum henüz gelmeyen zamana.
Nefes almak için yukarılara çıkmak gerek...
Her çıkışta fark ediyorum ki en dipteyim..
Nefes almak doğal değil artık...
Soluğum ciğerlerimde esir...
ve güneş...
güneş öldü...
Delinin denizi ben..
Delinin mavisi ben...