Kelimelerin büyüsü kayboluyor sanki yavaş yavaş.. Öncelerde tek bir kelimem yeterken yüreğine akmama, şimdilerde ise bir dizi kelime yetmiyor ruhuna dokunmama... Oysa ki, aşktan öte bir duyguyla bağlıyım ben sana..
Hani 'öyle alıştım ki sana, benden bir parça oldun sanki' demiştin bana.. Alışma sevgili, sakın alışma bana. Alışkanlık önce heyecanı unutturur sonra ardından sıradanlık gelir çarçabuk. En sonda aşk yüreğinden çıkar gider ne olduğunu anlamadan.. Alışma bu yüzden bana, ne olur alışma. Aşkımı yüreğinden çıkarma..
Her an elinden kayıverecek bir kum tanesi olduğumu düşün. En ufak bir rüzgarda uçuverecek, bir yağmur damlasıyla akıp gidecek bir kum tanesi... Önce yüreğinde sakla o kum tanesini.. Kimseler görmesin. Hani derler ya 'aşkımıza nazar değmesin'.. Görmesin kimse beni yüreğinde, sonra da yüreğinde unut beni. Yaşarım orda sessiz, kimsesiz.. Ama alıştım deme bana, hayatında olmama alışma sevgili, çünkü ben bir kum tanesiyim senin elinde.
Sana şimdilerde sadece yüreğim demek istiyorum sevgili.. Sana yüreğim demek istiyorum.. Öyle büyük ki benim yüreğim.. Şairin de dediği gibi 'seni yüreğim kadar seviyorum'.
Sana 'yüreğim' demek istiyorum, çünkü her atışında bana yaşadığımı hissettirendir yüreğim.
Sana 'yüreğim' demek istiyorum, çünkü en değerli varlığım, yaşama nedenimdir yüreğim.
Bir kum tanesiyim ben..ürkek, narin, kırılgan.. öfkesi rüzgarla birleşince yüzünü acıtan bir kum tanesi.. Yüreği başka bedende atan, sevgisi dünyalar kadar olan.. Yok yok dünyalar kadar değil, ne güzel de demiş ya şair 'seni yüreğim kadar seviyorum'...
Binlerce kum tanesi içinde bir kum tanesiyim sadece..
Sana aşık, sana deli..
Bırak seveyim seni zamansızlıklar içinde..
Elinden kaymama izin verme 'yüreğim'..
Sana alışmama da..