Öncesiz sonrasız, zamansız ansız
Bir namazdı: secde, rükû, kıyamsız
Gelişin selâmsız çöl yağmuruydu
Gidişin son nefes kadar apansız.
Bir bebek ölmüştü: gözyaşı döktük,
Bir kardelen çöktü, bizler de çöktük.
Güller kadar bükük boyunlarımız
Bülbül hiç gelmedi: biz, senden çektik.
Kimimiz bir dalga hırçın denizde,
Kimimiz gamzeydi şen bir benizde
Yolda izde kaldık kayıp ruh gibi;
Hiçbir şey kalmadı benliğimizde.
Doğradı bahârı kar lîme lîme,
Dudaklarımızda dondu kelime.
Uykular bölerken, bilmiyor muydun:
Senden başka güneş yok bu iklîme!
Hiç aydınlatmasan karanlıkları,
Görmeseydik keşke gökkuşakları.
Rengârenk çiçekler, gurûbu: kızıl
Neden verip aldın ki ışıkları?
Şimdi sahile kum, zirvelere taş,
Yolunu gözleyen yorgun göze kaş,
Yaşlarız bekleşen üzgün yüzlerde
Seni içiyoruz biz, yavaş yavaş.
Biziz yollarının yolunu kesen,
Sen gör diye göğe yıldızlı desen
Artık bir öncemiz, bir sonramız yok,
Son bir arzumuz var gelmeyeceksen:
Ya eskisi gibi kör eyle bizi,
Ya unuttur bize senden her izi.
Ninnilerle uyut dilersen, fakat
Geri verme sakın gözlerimizi!