Dün geçtiniz buradan,
Dün, kanat kanat,
Ufka gittiniz kuşlar.
Gittiniz yâ, ardınıza düştü
Zümrüt gözlerin deldiği efsunlu düşler.
Çünkü dün bu köyde Kul Hafî vardı.
Bunu siz ettiniz, siz ona, kuşlar:
Bir taşa yakardı, sevgiyi sordu.
Aklına üşüştü hayâller, düşler.
Dizleri mecalsiz, çetin yokuşlar...
İçini, tanımsız bir sevdâ yaktı.
Büyülü nakışlar döşeli yola,
Aklında bir puslu bakış vardı.
Bunu siz ettiniz, siz ona, kuşlar.
Dağlara taşlara sevgiyi sordu,
Şiirler yazdığı kalemi kırdı.
O şimdi hasrette, o şimdi yasta.
Sakın ağlamayın, Kul Hafî hasta.
Selâmı sabâhı -dün- kesti dosta.
Kesti de gün soldu,
Sular karardı...
Karanlığı deldi zümrüt bakışlar,
Geceleri güne, varı yoğa kardı.
Aklı alev oldu, gönlü nâr yurdu.
Şunu bil 'Sevgili' sâdece şunu;
Bırakmaz ölür de aslâ peşini.
Tutacak elinde, bir gün muhakkak,
O, bir gün muhakkak 'aşk ateşini
Bunu siz ettiniz, siz ona, kuşlar:
Geceleri güne, varı yoğa kardı,
Önünde karakış, çetin yokuşlar,
Aklı ateş aldı, gönlünü vurdu!
Aklına üşüştü hayâller, düşler,
Sizin geçtiğiniz dağlarda durdu,
Karanlığı deldi zümrüt bakışlar,
Saatini kırdı, sevdâyı kurdu.