Gün kızılı vurunca yüzüne
Tutuşur yanar içinin ateşi
Sinema şeridi gibidir
Zaman
Gözlerden geçer gider
Bakışlarda kalan
Yılların birikimi
Oysa biz
Ne hayaller kurardık seninle
Bin kere yüzbin kere
Rüyalar ülkesine gittiğimizde
Kışlar bahar olurdu
Kumrular gibi sarılır
Boyundan öptüğümüzde
O heyecan
Ölümden de yüce gelirdi bize
İşte benim vaz geçemediğim
Salkım söğüt gibi nazlı
Çil keklik gibi
Avlamak vardı
Kanatlanan sevdayı
Şimdi kahır eser saçlara
Kimi siyah kimi ak
Ağlamaklı bakar gözler
Korkak ürkek titrek
Dört bir yana kök salmış
Ayrık misali belleğimiz
Basma entare gibi soluk
Tüm renkli gecelerimiz