Alınla morunla gelininle kızınla
Sen düşler vadisi ben onurumla
Sana geldim fındıcak gölgeli
Arkası başın yayla önü ak pınar
Kıyısına çam evler yapıyorum
Dalları eğik salkım salkım
Gökçe çiçeği düşüyor yüzüme
Bildiğim ama adını koyamadığım
Bir arzu bir istek bir heycan
Düşler doruklarda dört nala
Kayıp oluyorum
Balta girmemiş ormanlarında
Birden
Ellerimi göğe açıyorum sesizce
Dudaklarım çatlak
Oturup alın terimi içiyorum
Süzme ayran gibi birden
Hava kararıyor içim alev alev
Bacasız bir ateş yükseliyor
Duman yok gökyüzünde
Koyun koyuna yıldızlar görünüyor
Öyle asil öyle masum
öylede sevdalı bakışları var ki
Çeviriyorum bakışlarını yalnızlığıma
Acısıyla oynayarak hayallerimin
Yıkıp talan ediyorum gece karanlığında
Oysa
Elimi uzatsam tutacak gibiyim
Gökyüzünü yırtarak geçenleri
Eyy Akdağının Karlı tepesi
Akça kışlanın dügmelisi
Davulsuz zurnasız halaysız
Gelen gelinler gibi durur öylece bakarsın
Açmak için bahara yüzünü bilirim
Güneşin sıcak sıcak öpmesini beklersin
Bilmediğim kaç asırdır böyle
Sert bakışlı dimdik ayakta
Mevsimin değişmesini beklersin
Her değişen mevsim
Seni özel seni güzel yapar gençleştirir
Ama beni yorar
Şimdi bir yanım yediveren yedi düello
Bir yanımda kutsal abide gibi düşler
Öte yanım sanki yanar dağ
Bulutlar su taşır itfaiye erleri gibi
Nedir bu bendeki arzu nedir bu istek
Orospu şehveti gibi bu bendeki dilek