Söylemiş miydim sana arkadaşım
Ankara da yarasalardan sonra
Geceleri baykuşlarda ölüyor
Gözlerinde akçakışla
Düşler karma karışık bir garip
Çaresizlik çıldırıyor içinde
Köpük köpük taşıyor hasret
Zaman avuçlarında eriyor
Yılana sarılsan faydası yok
Çırpına çırpına tükeniyor ömür
Nekadar diş bilesende hasan
Sonu gelmez ahlarıyın
Hayal kurmanın faydası yok
Üç beş kişi masada oturup
Rüzgar ekip fırtına biçmek olmuyor
Olmuyor ağ mahmudun oglu olmuyor
Ahla vahla ömür tükeniyor
Yeryüzü ihtiyar yeryüzü bunak
Ya sen hasan ya sen
Çocuk geldin çocuk gidiyorsun
İneği kayıp etmiş sığır çobanı gibi
Dereleri dolup taşıyor içinin
Parça parça bölünüyorsun
Her derede bir anı bırakmışsın
İçin yangın yeri bir avuç köz
Hani mangal gibi o yürek nerede
Barajı
Karşıdan karşıya geçtiğin günler
Değirmen ambarı taşlayan eller
Sille tokat yediğimiz o bekçiler
Bir çırpıda Ömürden çıkartamadığımız
Anı,harcayıp bitiremediğimiz bir ömür
Uçurum içinde sarmaşıklar gibi
Dağlar yükselip gözünde büyürken
İhtiyar delikanlı düşler kurardın
Şimdi ne oldu sana böyle hasan
Gittiğin bütün ülkelere
Delikanlı sevdalar bırakırdın
Düş görür hayra yormazdın
Boylu boyunca çimenlere uzanır
Yorgan döşek yürek sererdin
Pınar başlarında yavru ceylan gibi
Bıyık uçlarından yudumlardın sevdayı
Ah ulan hasan akçakışla denince
Hayallerle dalarsın tıpkı anka gibi,
Sevdin mi...
Geceyi güne katarak Cesurca severdin
Dağ olurdu sol yanın görmezdin kimseyi
Şimdi yosun tutmuş taşa benzer yüreğin
Tutunduğun dallar kuruyor be hasan
Tuttuğun dilekler ölüyor
Sol yanında bir yavru kartal çırpınır
Gözlerine sonbahar hüznü ekmiş
Kucaklamak ister sımsıkı hayatı
Söylesene hasan
Yapraklar neden erken sararıyor
Neden erken düşer biliyormusun
Sabır taşları dikili mezarlık da
Sen bana güllerle yürü de gel.
Ben sana karanfil olur gelirim
koca yürekli hasan