Beklenmedik bir şafak gibi parlıyor ellerimizde bıçaklar
Fazla buluyoruz ışığı ve tek başına bırakıyoruz.
Bacaya konmuş güvercinle konuşuyor yağmur, en yalın diliyle
Yazık, hiçbir şey anlamıyoruz bu konuşmadan, yoksun kalıyoruz
Çeliğin şarkısını dinlemekten, düş görmekten.
Gökyüzü kılıcını bırakıyor bir süre için
Bizse sürekli istiyoruz onu: üzülmüşüz bir kez
Asma dalındaki tomurcuğun yer değiştirmesine, ateşle.