Senin düş çemberini engellemek içindir karşıda uzanan duvar.
Fakat çığlıklanır imge.
Yağlı koltuğun bir kanadına dayalı başın.
yoklarsın dişlerini dilinle:yağın ve salçanın tadı
çürütürken diş etlerini.
Ve düşünü kurarsın adanın üzerindeki ak bulutların,
yeşil bir gün ışırken bağrında giz dolu suların.
…Sürgündeki özün teridir bu, tohumları uzun kılıflı
bitkilerin acı sızıntısı gibi, olgun mangrovların sinsi acılığı,
ve tohum kılıflarındaki kara nesnenin buruk sevinci gibi.
Bu ölü ağaç kovuklarındaki karıncaların yaban balıdır,
Yeşil bir meyvanın buruk tadıdır gün doğuşunda içtiğin;
havadır, sütlü ve tuzlu alizelerin tadınca..
Sevinç! Ey gökyüzünün yücelerine salınmış sevinç! Ak ketenler
ışıyor, otlar ve yapraklarla örtülü görünmez avlular ve uzun
bir günün yüzyılında boyanmış toprağın yeşil nimetleri….