Sezişin kuvvetli iyi yazarsın,
Tevazuyu bırak gerçeği söyle,
Çok iyi deşersin, güzel kazarsın,
Ölenlere benden bir selam söyle.
Aşkla kavrulmuşsun sözünden belli,
Yaşın kırklarda mı desem mi elli.
Yakınlık durumun nazından belli,
Güzel'in aşkına düz kelam eyle.
Sevdanın gizliği açığı olmaz,
Çok yiyen doyar ya , azığı kalmaz.
bir çicek bilirim kışın da solmaz,
açar da hiç solmaz bu lâlem böyle.
Alem düşman olup peşime düşse,
Ben yandıkça onlar külümü deşse,
Bin kez yanan gönül narınan pişse,
Böyledir bu devran bu alem böyle.
Demek rastlamadın sen o güzele,
Öyleyse gusül et, abdest tazele,
Toprağa düşüp de dönen gazele,
Çürümüş toprağı nuralem eyle.
Demek sen o derde derman ararsın,
Hacı yoluna çık, ordan sorarsın.
Niyetin ne bilmem beni sınarsın,
Yak şu löküsü de meşalem eyle.
Gönüldeyse daha nerde, girsene,
Kapısı yedi mi, bir mi desene.
Vakit gitti, bitti belki bu sene,
İki bin birinde vur belâm eyle.
Muhammedin adı mıdır Muhabbet,
Sevda zindanın da cezam muabbet,
Aşkın düğünün de çalma trampet,
Bandocu başına var selam eyle.
Bu kadar Arapça bilmezdim amma,
Öyle yazarsın ki sanki muamma,
Az çok Farsçadan da okurdum amma,
Türkçeden ayrılmam sülalem böyle.
Güzelin aşkıyla zehir şerbettir,
Öz yurdunda gariplik de gurbettir.
Sırdan söz eyleme sonu zilletdir,
Zehirin tadıyla nuşalem eyle.
Aşk yükü mü ağır sen mi yoruldun,
Mayan mı az geldi, az mı karıldın,
Sürçü lisan m'ettim niye darıldın,
Usanma İnce'den coş alem eyle.