Yorgunum.
Asırlardan kalma bir yalnızlık içinde,
Elimden geleni ardıma koymadan,
Daha dün gibi;
Her mısrada sen kokan,
Her ayrılıkta seni yaşatan,
Ve umutları halı altlarına saklatan...
Yorgunum anne; çok…
Yorgunum.
Ölümsenmiş bir deniz gibi hasretin,
Kokun dün gibi burnumda hala,
Kızgınım sana ve bir o kadar çaresiz,
Ellerim o kadar küçük değil...
Dudaklarımda sevginin sıcaklığı,
Yüreğimde iyinin inancı kalmadı.
Tükenmiş bir serçenin kanadı gibi,
Usulca çarpıyor yüreğim.
Eski heyecanlardan bihaber
Yorgunum anne; yalnız…
Yorgunum.
Öksüzlüğün bağrındaki bir çocuk gibi.
Uzaktan gelen her sese kulak kabartan,
Öyle mektup bekleyen her çocuk gibi.
Kokunu getiren,
Birkaç dakika sonra getirdiği gibi götüren,
Asırlık hasretlere gebe bir rüzgar gibi.
Yorgunum anne; suskun…
Yorgunum.
Ağlamaklı bir deniz fenerinin ışıkları gibi,
Tükenmiş bir ömrün anlamsız nameleri gibi,
Zavallı bir yağmurun son demleri gibi,
Şehirlere öfkeler düşüren çığlar gibi,
Ve ben yorgunum; yorgunum sadece…
Yorgunum.
Üşümüş ellerim, hangi sıcağı sen zanneder,
Ve hangi inanca kulan verir bir daha?
Hangi anlamsız şiir beni ben yapar bir daha,
Hangi sefil düşman son darbeyi indirir bileklerime?
Bilmiyorum anne; yorgunum…
Yorgunum.
Anlamsızlığın anlamı kadar,
Muammalı bir saatin derbeder kordonu kadar.
Ve yağmur kadar anne,
Ve insafsız bir kahpe kalbi kadar,
Sonuna kadar batmışım.
Tutsan ne yazar artık ellerimi,
Düşüncelerimi dinlesen,
Sohbet etsen yeniden,
Diriltebilir misin ölü düşlerimi?
Ve sökebilir misin,
Kalbime batan bu düş kırıklarını?
Ben çok yorgunum anne; gidişin kadar…
Yorgunum.
Ne sen sen olabilirsin artık,
Ne de ben eski demlerimde.
Zaman da yorgun anne;
Çocuklar gibi.
Gökyüzü yorgun,
Saatler gibi.
Yağmur yorgun,
Titreyen kuşlar gibi.
Ve ben yorgunum ben;
Hiç yorulmak nedir bilmeyen ben.
Yorulmadan seni seven ben.
Her şeye inat ve tüm yaşanmışlıklara rağmen,
Yorgunum; seni sevmekten...
.