Her yeni gidişe hazır bir gelincik belki
Her susuşa direnen bir kardelen gibi
Hiçbir şeyi sevmeyen kaktüs bakışlarda
Solmuş kalmış bir yediveren belki…
Solduğun saatlerde akşam sefası
Yandığın saatlerde bir karanfil
Ölümsüz bir sarmaşık belki
Direnmiş bir hanımeli karanlıkta…
Susarken solan bir deste gül
Ağlarken hıçkıran bir gonca gül
Suskun şiirlerde bir papatya
Bir kır çiçeği ağlayan nağmelerde…
Göç ettiğin limanların kokusunda
Bir gülüm buğusunda yanan fenerler
Ölümü anlamayan yaşlı gözler
Çare bulunmamış ölümüne zencefiller…
Uçurum bakışlarda kaybolmuş nergisler
Sessizlikte kaybolmuş fesleğenler
Unutulmuş ve kurutulmuş sevgiler
Umutsuz bir yanış gibi güller…
İşte seni sevdiğim
Bu kadar yanışın ardına açılan pencereler
Bir seni arar bir beni sorgular
Düşündüğüm kadar içten
Bir çiçeğin adı kadar gül
Bu şiirin ardından sen hep gül…
Ben de belki gülerim bir gün
Belki bir gün biter bu hikaye
Gülümser mezarımdaki çiçekler
Adı sanı belirsiz olsun ama
Uzak olmasın mezar taşımdan güller…
.