Sonunda esmer bir rüya bitiyor
Gözlerinde avuç dolusu yalnızlık
Hislerinde ağır yaralar alıyor
Ve bir çocuk çaresiz ağlıyor…
Her şeyi bir yana bırakıp giden
Gittiğinde asla geri dönmeyen
Ve hatta hayalini bile kurmayan
Olumsuz, uyumsuz, huysuz bir yağmur gibi
Bitmişliğin kıyısında hep aynı yöne
Daima tersine ve daha kötüye
Daha uzağa yaşamdan
Kürek çeker gibi terk eden
Zamana inat hep aynı şarkıda
Aynı notada yankılanan
Bir kör noktasın sen
Ey Ankara
Duymadığın kadar lanetlisin
Hep öyle kalacaksın…
Sonunda ıslak bir ıslık oluyor
Her şey tükeniyor ve ağırlaşıyor
Ömrün en yüksek basamakları
Ve hep en aşağı inen
Hiç bitmeyen katlarda gezdiğim
Aksi sedasız merdivenler…
İçimde bir sızıdır kopuyor
Sen ağlıyorsun yalanlar donuyor
Yalanlar susuyor sen başlıyorsun
Her şey zavallı bir ölüm oluyor
Çaresiz bir astım gibi inceden
Öylesine derinden inleten
Aykırı düşlere susamışlığında
İhanetle doldurup kepçeni
Ellerini ceplerimden çıkarmayan
Hissiz, duygusuz, acınası bir kadın gibi
Susmuş bir ölüm oluyorsun işte
Dahası yok
Dahası ölüm ve dahası yerle bir olmuş
İhanet karası gözlerde kaybolmuş
Ahmak bir şehir haritası…
Ne yazsam bilirler
Okuyup üfleyecekler
Yine yalanlar saracaklar
Gecenin karanlığında derinden
İçlerine çekecekler
Soğuk bir ölüm olacaksın onlara da
Onlar da anlayacak
Ne kadar ağır ve derinden yaraladığını
Ama bilecekler
Sen terk edilmeyen
Ebedi bir yalnızlıksın Ankara…
.