Birbirimizi asla bırakmayacağız.
Ayrılmak Yok.
Ömrümüzün sonuna kadar beraberiz
Diye başlamıştı yalan sevdanın yalan aşkı…
Sen beni hiç sevmemene rağmen sürekli ayrılmayalım ve birbirimizi bırakmayalım diyordun…
Bense biliyordum beni hiç sevmediğini beni de benden önceki sevdiklerin gibi öylesine sevdiğini biliyordum ve bunun farkındaydım ama sana olan aşkım yüzünden ses çıkartamıyor bu durum karşısında,
Sessiz kalma savaşı içerisinde bir militan gibiydim.
Bir gün beni terk eden diğer sevgililerim gibi sende çekip pılını pıtını toparlayıp gidecektin.
Bundan hiç şüphem olmamasına rağmen
Belki sever düşüncesiyle seni sevdim
Ve belki bırakmaz fikri ile sana âşık oldum ve
Belki evleniriz hayali ile mutlu oldum.
Seninle mutlu olmam için binlerce geçerli sebebim vardı.
Senin benimle mutsuz olman içinse birkaç sebebin vardı.
Üç yanlış bir doğruyu götüremezdi aşkta ama nedense götürdü.
Tek doğrum olan sen gittin.
Ben yazılı sınavından kocaman bir sıfır almış ilkokul öğrencisi gibi bakakaldım ardından.
Gitme diyemedim sana sıfır alan bir öğrencinin yazılı kâğıdına bakarak ‘'ey sen sıfır neden benim kâğıdıma geldin'' demek gibi bir şey di sana gitme demek.
Gitme diyemedim sana çünkü sen gitmen gerektiği için gittin. Bu ayrılık kokan kısa markajlı aşkın senaryosu böyle yazılmıştı beklide.
Gitme diyemedim sana çünkü sen gitmezsen benim payıma ağlamak düşmeyecekti.
Oysaki yıllar yılı tüm aşklarımın arkasından ağlamıştım ve gözlerimin pınarları kurumuştu artık… Sen gidecektin ki o pınarlar tekrar harekete geçecekti gitme dersem bu aşkın coğrafyasına uymazdı.
Gitme diyemedim sana Bir Türk filminde öğrenmiştim gitmesi gerekenler giderler diye…
Gitme diyemedim sana. Çünkü benim söylediklerim bir kulağından girip diğer kulağından çıkacaktı ‘'Duymak istemeyen kadar Sağır insan yoktur'' sende duymak istemeyen bir sağırdın oysa.
Gitme Diyemedim sana. Çünkü sana gitme demek Alaşehir in üzüm bağlarından üzümünü toplamış ve kuruması için sergi yapıp üzümünü seren ve ertesi sabah geldiğinde üzümünün çalındığını fark eden köylünün jandarmayı araması gibiydi sana gitme demek. Suç var ama Suçlu yok. Acı ama gerçek.
Bu yüzden gittin döndün arkanı ve gittin çünkü senin için çok basitti gitmek. Senin utanacak bir yüzün yoktu eğer utanman gerekseydi diğer yüzünle sahte gülücükler dağıtırdın bol bol ikiyüzlü olmanın sana verdiği en büyük dezavantajdı bu senin için. Bu yüzden gittin.
Arkandan sadece baktım
Kibritimi çakıp
Dilimle ıslattığım sigarayı yakıp
Tüm dumanı ciğerlerime çekip
Çektiğim dumanları ciğerlerimin en derinliklerine hissederek baktım…
Bakmaktan başka bir şey düşmezdi bana vaden dolmuştu çünkü gittin. Sen gider iken ben sana Gitme diyemedim:
Yitik bir sevda olman için
Bitik bir sevda olman için
Gitmen gerekirdi çünkü.