Ayın gecesi ile buluştuğu bir gecede yıldızlar tanıklık eder iken ay'ın gece ile buluşmasına benimde sensizliğe olan tek tanığım dört duvardı.
Dört duvar her gün her dakika her saniye şahit oluyordu sensizliğime hatta sensizliğimden bana acıyıp yıkılacaktı hasretinin ağır basmasıyla.
Çünkü taşıyıcı kolanlar taşıyamıyordu hasretini bana yüklendi bu yüzden tüm hasretin yükler binince üst üste en üstüne de özlemi koydum.
Ardından yüreğimden yeter diye bir ses duydum…
Özlem ölümden beter diye bir ses duydum.
Yanarsam aşkım tüter diye bir ses duydum
Sen duydun mu?
Belli ki duymamışsın.
Duysaydın: ilk fırsatta deli gönlünce firari bir mahkûm gibi kaçar bana gelirdin. Yetim kalan sevdama şefkat vermek için yolların çok uzun olmasına rağmen gözü kapalı seyahat edebilen gezginler gibi gelirdin.
Duysaydın: otoyol kenarında karşıdan karşıya geçmek için bekleyen bir ihtiyar gibi sabırlı bir şekilde kavuşacağımız anı beklerdin. Seyahat ettiğin aracın plakası hızı rengi modeli hatta şoförünün kim olduğunu merak dahi etmeden hedef inde ben olan yola katlanırdın. Bir annenin gece yarısı tatlı uykusundan uyanıp bebeğini emzirerek uykusuzluğa katlandığı gibi…
Duysaydın: kalbimde canımda olurdun kalbimden pompalanan kanımda olurdun yanımda olurdun benim en mutlu anımda olurdun.
Duysaydın: duysaydın ağlardın gözlerinden dökülen yaşların muhasebesini ve kaç kilometreye ne kadar gözyaşının aktığını hesaplamaya çalışan istatistikçiler kafayı yerdi.
Duysaydın: Tüm çocuklarını bir katliamda kaybetmiş eşini amansız bir hastalıkta kaybetmiş ailesi trafik kazasında tuhaf ölümlere tutulmuş kardeşleri ötenazi için günlerce narkoz ile uyutulmuş hiçbir geçim kaynağı ve hayattan hiçbir beklentisi kalmamış biçare bir kadın bile derdini tasasını bir kenarı bırakıp oturup sana üzülürdü ve üzülürdünüz.
Duymadın bu yüzden di benim hasret adında kızgın bir demir in üzerinde özlem namazları kılmam.
Ve bu yüzden di dört duvara cesurca korkusuzca seni anlatmam.
Bir gizli servis ajanının kendini deşifre etmesi gibiydi bu dört duvara sana olan hasretimi özlemimi anlatışım. Ben anlattım onlar dinledi. Onlar dinledikte ben anlatmaya doydum bir bir senin her şeyini saydım. Keşke yanında olsaydım.
Duymadın…
Sana şiir yazdım bana kızdın ve bağırdın.
Duymadın…
Sana gel dedim oysa sen beni yanına çağırdın.
Duymadın…
Yaşlı bir ihtiyar gibi yavaş ve ağırdın
Duymadın.
Nasıl duyabilirdin ki çünkü sen Aşka sağırdın…