yangında ilk kurtarılacak:
bir adet hayat-
"devasa pırlantadan yapılmış takılası zor büyük ve kıymetli bir heykel gibi, hayat!"
bir yangına...
yangın yeri bir şehirdendi:
kimliği, sürücü ehliyeti,
banka kartları, pasaportu...
neşesi,
bilânço defterlerinin
keder hanesinden
borca batık;
teni,
neşe evinden
alacaklı...
birinci derecede yanıkları
ten beyazına dövmeliydi,
diğer ikisi ve mansiyonlar
yüreğinin tenine gömmeli...
"gözlerimi bana bakanlara
ödünç verseydim eğer
kaçı bana bakmaya devam edebilir,
kaçı gördüğünü görmeye tahammül edebilirdi"
diye kavruluyordu
adımlarını ürkekçe sıkıştırırken,
bir mum damlası büyüklüğündeydi gözbebekleri
sözbebekleri bir mum alevi küçüklüğünde...
gözlerini gözlerine müsaade ettikleri,
bir mağmanın muammasında
küllenmiş bakışlarını arıyorlardı
dizleri üstü çökmüş
kimi haç çıkarmış
kimi bir sûrenin âyetlerinde
o muammanın mağmasına bulanmış
teni bedenine ağırlık teşkil eden,
gördükleri, gözlerinden yorgun,
o muammanın mağarasında
cehennem cehennem cennet'in büyüsünü içen,
kendini dokunmalardan kurtaran, kaçıran
dokunmalara unutan, bırakan
dokunmalarda yakan, yıkayan
dokunmalar ile var
dokunmaları ile yok sayan
kendi yangınında,
diğerlerinin beş vakit hâlinin,
yangınından bulaşmış
yangınına ağlayan
söyler misin:
hangi şehirde oldugumuzun ne önemi var ki!
her şehir kendi yangınını öğütlerken sana,
ve her yangını dişlerimle öğütürken ben!