Bir çocuk da anasından doğunca,
Bedenini pişirmeye tuz ister.
Üryan büryan ortalıkta kalınca,
Setirini örtünmeye bez ister.
Kanla sudan gelir onun gıdası,
Nasibini veren Barı Huda'sı.
Beşiklere beler onun anası,
Akşam sabah emzirmeye yüz ister.
Bir yaşında ürüm ürüm ürünür,
İkisinde sürüm sürüm sürünür.
Üç yaşında adım adım yürünür,
Dört yaşında söylemeye söz ister.
Beş yaşında dili civan sevişir,
Altısında uşağınan döğüşür.
Yedisinde dişlerini değişir,
Sekizinde her gediğin düz ister.
Dokuzunda olur bir tosun maya,
Onunda da benzer kaşları yaya.
Onbirinde başı girer sevdaya,
Onbeşinde ala gözlü kız ister.
Yirmisinde akıl baştan savrulur,
Otuzunda vursa dağa devrilir.
Kırk yaşında akıl başa çevrilir,
Ellisinde avın olmuş baz ister.
Altmışında iner bir merdivenden,
Yetmişinde binse düşer duvardan.
Sekseninde su getirmez pınardan,
Doksanında döşeğini düz ister.
Pir Sultan Abdal bu söz hepimize,
Tonus girinceye belki de yaza.
Yüz yaşında ölümünü gözede,
Zemheriyi çıkarmaya yaz ister.