Nasıl da uyarlıyor kendini
Yatak çarşaflarından ödü kopuyor
Çarşaflar çarşaflar gök mavisi
Yastıklar desen sisten buluttan
İnancını örtünmek istiyor olmuyor
Kusur işlemeyim diye içi gidiyor
Aynada budanmış ağaçtan korkuyor
Kış için fazlaca zavallı
Nasıl da korkuyor soğuktan
Aynasının içinde nasıl saydam
Öyle belirsiz ki yitip gidiyor
Zaman akıp gidiyor dalgalarından
Kanı tersine akıyor kimi zaman
Gözyaşları çamaşırlarda leke
Yeşil yeşil ağaçlar derliyor eli
Ve yosun demetleri kumsallardan
Dikenli bir çalılık inancıysa
Elleri kanayıp duruyor yüreğinin üstünde
Damla ışık kalmamış gözlerinde
Küçük ahtapotların ölü kolları gibi
Ayakları gitmem diyor denizde
Yitip gitmiş işte evren içinde
Çarpıp duruyor çatılara kentlere
Bu arada kusurlarına da kendine de
İşte bu yüzden onunçin dua edin ki
Tanrı silsin belleğinden her şeyi
Silsin kendi olma anısını bile