Pirinci taştan ayıklar gibi
s'ayıklıyorum dilimi
taşlar mı yoksa tadı veren, sektiren şiiri
mavinin buzunda, buluşmanın pırıl incisi
duyulmadık at donları, tiradlar, kundakçı fitilleri
kişneyen tayı tabunun
katli vâcip
âti
Ben böyle şiirler de yazdım bak
çeperlerimde çiviler, duvar yazıları
'yürüdük! yapıncak üzümleri arasından
pembe ve buğulu!
Ah! şampanyanın rengine vurgun arsız sevinç!
savaş baltam, siyretim
içimde bir orman, yangınını büyüyor
paleontolojik acun kazıları
-sonra mamutlar
sonra ayın en saf hâli-
Ben önce sulara yazdım, -en çok öğlenleri-
kıvrım kıvrım boşluğa
biraz telaşlı bir sükûnettim
eşiğimde manolyalar ve kör bir kedi
Üfledim çayırlarına gök&çe&yüzünün
yeşil bir pencere gibi giyindim seni
soyundum çırıl!
bir kucak dolusu limon çiçeği sana hâk
ki dilim tutuştu şimdi bir yangın
kokla açılırım
Her zerrem çağırırken ateşi
kânın derininde lâl ve hûn!
yüreğim temreni alevden bir ok
arasına, iki kaşının!
Aşkın sonu kül:
ko yanalım!