Adak tarlaları, kuzgun siyahı serencam
ya nadasındayız ömrün
ya da soykasıyız bir demin
sırrını çaldık gölün, kırdık aynaları
son görüşümüz oldu yüzlerimizi
Bu yüz, bu eller bizim değil
düşlerimiz ayrı düştüğünden beri
falcı kadın yalan söylüyor
kirli sesi, tırnakları, çürük dişleriyle
ürkütüp Lorca'nın sonelerine konan
gözümün bebeği serçeleri
Bir mağara açtın içimde
sarkıt dikit tastamam
soğuk soğuk terleyen taş
duvarlarında kavı açılmadık
kuzguni bir aşk & kanıyor
boynumdaki doğum lekesi
Kırılırken çölde nergis'in sureti
uluyorken ormanda yedi başlı dev
kat sesini sesime, gel
dudağında sahte gülüşleri silen
ıslak bir ıslık & elbisemde
yıllanmış şarap lekesi
Öp beni korkularımdan
kuruyorum yeniden saatleri