(yüreğime değen dost yanını yüreğime yapıştırdığım kadına, Azime Akbaş'a ithafen. Dünyaya geldiğin gün kutlu olsun)
'ey hayat! Sen şavkı sularda bir dolunaysın
aslında yokum ben bu oyunda
ömrüm beni yok saysın' (Yılmaz Odabaşı)
I.
derinlerde saklı tutulmuş kayıp sevinçlerini getirdim sana
söndüremediğin mumların kokusunda türküler derledim
Aze! Gün batımı kızıllığında sevdaya susan kadın
dağlardan inen soğuk sulardım
dost yanında kaldım, sıcağında demlendim
bir nefeslik sigaraysa gülüşlerimiz,
içine çek, söndüğünde yakmaya geldim
II.
yanık mavi sarıldı yorgun turuncuya
gebe kalan şiirlerin rahminden döküldü acılar
kıvrandı gece, esnedi sızı, düştü veda
Aze! Suskuların içinde ağıt yakan kadın
dudaklarda eriyen öpüştüm
çocuk yanına süzüldüm, uyudu sitemlerim
bir notalık şarkıysa kavuşmalarımız
haydi söyle,bittiğinde yeniden yazmaya geldim
III.
tesellisi olmuyor çalınan umutların
kapı tokmaklarında unutulan merhabaları çıkardım sana
Aze! Koynunda düşleri emziren kadın
sahile vurmuş bir dalgaydım
anaç yanına uzandım, ellerinde iyileştim
bir yudum şarapsa yıllanan anılarımız
iç gitsin, yenilerini doğurmaya geldim
IV.
deli hüzün uslandı, katreler dize geldi
sevinci okşayan rüzgarın parmaklarına tutundu hayat
sustu ay, sustu gece, konuştu yürek
Aze! Dehlizlerinde ümit yoğuran kadın
sesi yaralanmış dertli bir makamdım
can yanına sokuldum, dile değdi ezgilerim
bir nehir gibi akıyorsa büyüttüğümüz düşler
yüzmeye başla, yorulduğunda seni tutmaya geldim