Sen ey can karanlık,
Bir tutam selli meşem,
Arokanya'm benim;
İnsanlıktan habersiz vatan!
Yağmurlu saltanatında sen,
Maden damarıydın sadece,
Buz tutmuş ellerdin!
Bilektin,
Taş yontmakta hünerli;
Vatandın,
Sürekli barıştın sadece!
Uğultuydu insanların,
Kaba kütük duruşlu,
Bir deli rüzgardılar.
Gör nasıldı,
Arokan babalarım:
Başlıkları yoktu,
Işıldak tüyden;
Düğün çiçeklerine,
Oturmazlardı;
Altın işlemezlerdi,
Papaza;
Köktüler onlar,
Oynamış orman kökleri;
Taştılar,ağaçtılar onlar,
Yapraktılar,mızrak biçimi,
Demirden bahadır başıydılar!
Ve siz babalarım,
Bir dörtnal sesindeydi ki,
Kulağınız tam:
Yıldırım düştü dağ başlarına,
Arokan ülkesinin yıldırımı;
Gölge oldu,taş-babalar,
Ağaca düğümlendiler;
Sindiler,
Anadan doğma karanlıklara;
Buzlu ışık,oldular,
Pekleştiler,çalıyla,toprakla;
Öylecene beklediler,
Merhametsiz yalnızlığın
Koynunda!
Kırmızı ağaçtı biri,
Bakardı;
Maden parçasıydı biri,
Dinlerdi;
Biri kasırgaydı,
Dönerdi burgu burgu;
Patikanın donundaydı,
Biri!
Kardan gemim,sert yaprağım,
Sen böyle doğdun vatanım!
İnsanın topraktan,
Sancak istediği anda;
Toprak,taş,yağmur,hava,
Çığlık,kök,yaprak,koku,
Bir urba gibi sardığı anda,
Oğulu;
Onu sevdiği,koruduğu anda,
Doğdun!
Kavgadan önce,böyle doğdu:
Vatanın birlik ve çoğunluğu.