Lekelenmiş şarapla mide
tavernanın tanrısı
çiğnediğinde ayakları altında kırık bardakları ve baykuşları
şafağın zaptedilmez ışığı:
o küçük sokak kızının hıçkırığıyla
yıkanmış gül, humma ateşli günlerin rüzgârı
giriyor öcünü almış olanın ayakkabılarıyla yattığı
camsız pencereli odadan içeri,
silahların kekre kokusunda,
yitik gözlerin mavi renginde.