Çocuklarıma yemek yaptım ve dışarı çıktım
Lota'daki kocamı görmek için.
Bildiğiniz gibi polislerin hükmü geçer orada
ve onlardan izin alınmadan giremez kimse oraya.
Yüzüm hoşuna gitmedi onların. Buyruğu üzerine
Gonzales Videla'nın, birilerini içeri almadan önce
çektiler O'nun söylevlerini, sadece
korksun diye halkımız. Ondan sonrası şöyle:
tuttular beni, soydular çırılçıplak ve yere çaldılar.
Baygın düşmüşüm. Kendime geldim toprağın üstünde
yatarken ve kanarken bedenim
nemli bir çarşafın üstünde.
Tanıdım işkencecilerden birini:
Victor Molina'ydı bu haydut.
Daha gözlerimi tam açamadan vurdular tekrar
kauçuk bir copla. Mosmor kesilmiştim kandan
ve kımıldayamadım.
Beş kişiydiler, ve bir bavula vurur gibi
vurdular bana.
Ve bu işkence altı saat sürdü.
Eğer ölmediysem
bu haydutlar yeryüzünden silininceye kadar
savaşmak zorundayız
demek içindir sizlere.
Birleşmiş Milletler'de
O'nun ‘özgürlük' konulu konuşmalarının
keşke içyüzünü anlayabilse halk,
kadınları tekmeleyip öldürürken cellatları mahzenlerde
olmazken kimselerin haberi.
Burada bir şey olmadı, diyecekler, ve Don Henrique
Molina konuşacak bize ‘ruhun' zaferinden.
Ancak bu böyle sürüp gidemez.
Bir hayalet dolanıyor dünyada, ve dövsünler bakalım
mahzenlerde bizleri.
Suçlarını ödeyecekler teker teker.