ÇOCUKLAR HİÇ GELMİYOR
I
ben de ıssız bir buluşma olabilecek kadar gül kokuluyum
yaşamın keskin boşluğu ve damgalanmış yanına yansıyan
ben de koparırken içimdeki şeytanı onursuz bir diken gibi
bir kaba sıkıştırıyorum çırpınan yalnızlığı
maymunlar çağında bir göz ve aşk... yalan hep yalan
sonra ağrılı son derece ağrılı bir sancı oluyorum.
kokladığım güller avucumda bir damla kan. kan ruhun aynası
otlar yoluyorum yine de bütün çöl yüzlerinde
caddeler boyu uzanıyorum asfaltın el değmemiş yanına
ne saadet ne şefkat. billur bir duvara ağlıyorum
yıkılıyor sesim yıkılıyor yağmur... düşmüş son hecem
bir pusulanın kırılmış yönünde aranırım. yaşımı da unuttum
II
şimdi gitsek yine o saraylar dolusu gözlerin de gelse
gitsek de şehrin kalabalığını toplasak mağdur soframıza
dönsen belki mutsuzluğu üleştiririz kabuk çalan kuşlara.
sesimi de bilmiyorum sen sorgusuz çekip gittiğinden beri
yerimi de bilmiyorum bağlaçlarımı da. azgın dizelerde
boğuluyor yaşam. kitaplar yetmiyor, bakışlara siniyor çocuklar.
-çocuklar hiç gelmiyor-
şimdi sen kokuyorsun. toprak senin gibi kokuyor
dişlerinin arasına gömülüyorsun, tebessümün fidana duruyor
yolumu da bilmiyorum azgın dizelerle seviştiğimden beri
aceleci bir aşk bu ölüm gibi bir aşk. bir suçlu gibi