BİLİNÇALTIMLA SÖYLEŞİ....
uzağa gidiyordun önündeki kırmızılıkların çok uzağına
kapılarını parmak izlerinden sıyırdın. yaktın
ne bir ses istiyordun peşinden gelen ırmaklardan
ne yüzünü sürdüğün
avuçlarını açtığın sarhoş merhametler
içeri girdiğini sandığın tüm odalar aslında farkında olmadan
yaktığın sokaklardı. uzağa gittiğini sanıyordun
önündeki kırmızılıkların çok uzağına.
gecikmiş bir yolcunun telaşını yüzünden silebilir miydin?
zamanı renklerinden ayıramadın
demir sürgülerle örülmüş hastalıklı bir çağı sen seçmedin elbet
yakana iliştirdiğin yabani çocukluğu uyaksız korkuları...
dışında kalamadın huzursuz kulübenin.
çıkmadın. çık(a)madın
anlamını zorlamadın hiçbir kelimenin.
seni yok eden varlığın değil
yokluğunu düşündüğün gergeflere asılı zavallılığındı.
seviştin kimselere veremediğin telaşlı ve titreyen yanınla.
düzensiz bir terk edişti kasvetli yüzlere bıraktığın simgeler.
uzağa gidiyordun
peşinden sürüklediğin çocuk yanının çok uzağına
kendini yineleyen yaşamların imgesi gibi tehditkâr
ve anaforlardan medet umarcasına.
bir yangında kayboldu usul gözlerin.
çiseleyen her yağmur seni beraberinde sürükler sandın
boşluğun genzini yakan tadı aşktı ve sen bunu unutmadın
yaşadın.
yaşadığın her geri dönüş yüzünü kesen bir rüzgar gibi
acıttı dudaklarını, sesini, bedenini. bahar senin evine hiç gelmedi.
uzak sendin ve yakın olmayı hiç bilmedin
karakalem tablolardan
artırdığın tonları erdem saydığından beri
sabah bilgiç yanını sürüklüyor uzak coğrafyalardan.
kime baksan kendi suretini yaratıyorsun.
aden bahçelerinden
killi yontuların menşeinden...
belki ruhun kekremsi bedenlerin
tanınmaz resmini arıyor.
uzak sendin sen yakını tanımayan ....