BEYAZ KİR
soğuk mahzendi yüreğim zamana aldırmayan
filizlenen tenime deyen kar tanesi
soluksuz eriyen bir kış
aykırı senfoni… toprağını kapı önünde bekleyen yağmur
betimlenen çocukluk sonrası yanan soluk bir de
hepimizin yaşadığından farksız hepimizin yaşadığından
daha anlatımsız
kapısız dünya özlemine yolculuktur
meyvesinden renk çalan kuşların tiryaki kanatlarına değen
o uzak aslında en uzaktır…
karantinada sevişen çiftlerin gözlerindeki tere
tenindeki titremeye benzer. tecrit altındaki düşler.
beyaz kir.
apoletler gibi koşumsuz sökülen
acının panzehiridir. kuşatılmış an
aynadan karanlığa yansıyan resim
avuç içi her yanımız
ve onun ıslak karanlığına alışmış teslimiyet
eski hikayelerin külleri midir yüreğim
demir bulutlara gizlerken var oluşumu