Eskiden olsa
Ağzı kulaklarına varan bir hikaye inanırdım.Artık bütün kardelenler güneşe dönüyor yüzünü.
Yağmurlar kendi uykusunda..Valev ki,
Biz kadınlar,
bir mücize olsun ve bir başka ana'nın rahminden doğalım diye bekliyoruz hep bir ağızdan..Mesela
Yorgun yüzlü kadınların al eteklerini giyince,
Beyaz bir güvercine benzediklerini de bilirim ben.
Ve,
Hep bir tül vardır pencere de,
Hep bir örtü.
Saçları uzun bir gelinciğin kınalı ellerinden
yazıyorum bu satırları.
Diyor ki,
Perdeni çek üstüne!
Güneşin elleri değmesin kirli yüzüne ..Ve ben aslında,
Sabahları gözlerimde mor bir halkayla uyanıyorum
Diğer bir güne.
Ve ardımdan ıslık çalan
Bir kaç omurgası kırılmış insan tanıyorum..Ve hala
Fısıltıyla konuşan bir et yığınının içinden geçiyor hayat !
Önümde bembeyaz bir duvar.
Ardımda tuz'unu avucun içine aşmış Üsküdar..Ben böyle yapayalnız ..
Tek başıma ..Ve bu kahpe !
Kimin dilini yutmuş ki içine
Kendini şiir'le arındırıyor ..Ve diyorum ki ,Şimdi, Müjgan'dan şöyle bir cümle dökülse
İstanbulun tam orta yerine.Şu gövdesi kırık kadınlar ayağa kalksa..Kim bilirKaç sır'ra doğar boğaz ..