Yeşil bir çiçek açtığında
İki çakıl arasında..Saçlarımı arkaya doğru tarayan bir ömür kurulur tren raylarına..
Ve duvar diplerinden çıkıp gelen mor bir yalnızlığın
ellerini tutarım çoğu zaman..Şimdi bütün kapılar eski
Herşey tek bir cümlenin ağzını açıyor sanki..
Ve ağlarken iki kapak arasında
Gürültülü bir yağmur'a alkış tutuyorum.
Ve sanki;
Kırk yama ile dikiyorum kırıklarımı..Bir ucum karşı kıyısında hayatın,
Diğer yarım hiç olmamış gibi.
Kocaman bir dünyayı doğuruyorum tırnaklarımla.Pamuk yüzlü nineler uzun bir yumağa sarıyor ellerini.
Uzun boylu iğde ağaçları
Dalgalı bir rüzgarı alıp giderken içerden
Dışa doğru koşuyor çocukluğum
Ellerimde elma şekerleri..Sabahları eğilip denizi kucaklıyorum.
Ve bütün karanfiller bir bıçak gibi kalbime değiyor sanki..
Ellerim solgun bir fotoğrafın üstünden çekiyor resmimi.Siyah ve beyaz..Fakir bir tüccarın kızıyım ben
Ellerim bağ bozumu üzüm şaraplarından kalma..
Çok eksiğim kendime hem de çok!
Ve hep keşkelerim oldu hayatım boyunca..
Olmayan bir hayat
Ve sürekli yaşlanan boş bir zamanın bel kemiğine döküyorum içimi..Kesikler içindeyim.
Gidenler hep aynı.
Ve kalanlar cam bir vazo'nun kırılmasını bekliyor hala..Hala eski
Ahşap bir kanepe de beyaz bir gecelik var üstümde..Görüyorum!
Ama dokunamıyorum kendime..Sahi ya, gelincikler de öldü mü?