Zorla dersinin başına oturtulmuşçasına,
Gereklilik ve adımların köşe kapmaca oynar.
Elma şekerine dahi doymuş bir çocukluğun var senin,
Görmediklerin var.
Ege'nin öfkesine sığmış bir gençlik,
Sıfıra vuruşun en fazla.
Aklındadır hep eskitilmiş ülke,
Ne şaraplar ihraç edilir, içinde acısı.
Dört gün, dört mevsimdir.
Siyah-beyaz yaşantına renkli kalemleriyle,
Oynaya oynaya bir çizik atar doğa,
Bu oyuncağın afacanlıkta kırılacak ilk parçasısın.
Legal gürültüleridir öksürükler gecelerinin,
Sabah kuşları gibi, sırf sabahı özleyen kuşlar gibi.
Yirmi yaş dişleri gibi çürür;
Heyecan, mutluluk, rüya ve tabir.
Hem onlar da öyle değil miydi,
Dört tane, çabuk ve acılı…