artık bana hiçbir şey ilginç gelmiyor
buz gibi bir havada
sıcak bir çay içmek için girdiğim
varoş kahvesinde
kahvecinin
çayı getirdikten sonra
brecht' ten bir dörtlük mırıldanması
ya da
savaşın tam ortasında
havada mermiler ucuşurken
gelin ile damatın ellerini sımsıkı tutup yürümesi
ve gelinin üstünde, bir sürü el bombası ve mermi takılmış olması
artık bana hiçbir şey ilginç gelmiyor
bir seri katilin
seri katliamlardan sıkılıp paralel çalışma deklaresi
ya da
listesine ilkokulda
beslenme çantasından çıkardığı çavdar ekmeğiyle
dalga geçenleri de eklemesi..
artık bana hiçbir şey ilginç gelmiyor
köpek gibi özleyip it gibi sevişebilen insanların
sevdiklerine yaptıkları serenatlarda
perdeyi açanın genellikle şaşkın ve sivilceli olması
ve neredeyse pencere şekline girip
gözlerindeki perdeye dantel ördükten sonra
hiç bilmediği şarkıları mırıldanır gibi yapması...
artık bana hiçbir şey ilginç gelmiyor
iki günde bir
tek ayak cezası alan bir çocuğun
sınıfta istiklal marşını en iyi okuyan olması
ve sınıfın en güzel kızını tavlamak üzere olduğu iddiaları
artık bana hiçbir sey ilginç gelmiyor
eski çağlarda bir gladyatörün
bin savaşçı, dörtyüz meleği yere serdikten sonra
çıkarıp kalplerini
sevgilisine kolye yaptığına dair hikayeler
ya da
tarihte sevdiğimiz çocukluk kahramanlarının
kötü alışkanlıklarını imha etmek için
zamanı lokal anestezi ile uyuşturup
neşterle küçük ama sert darbelerle düzeltme fikirleri..
artık bana hiçbir şey ilginç gelmiyor
bir orospu ile oğlunun yan yana gelip
orospu çoçuğu diyenleri
teker teker bulup, dillerini keserek
köpeklere sunma haberleri...
artık bana hiçbir şey ilginç gelmiyor
seni her özleğimde
ellerini tutunca bir parmağının kırılması
ya da
sarılınca
kaburga kemiğinin ezilmesi.....
artık bana hiçbir şey ilginç gelmiyor.