ISLAK MUKAVVA
Gözlerimde elmas olarak birikir çapaklar. kuşları
unutarak saçaklarda düşürülen cenin artıkları köprü
altlarında. alnımda korkusuzluk lekesi ve hiç. bir gece
ansızın anıları bırakıp geride, karışıyorum akıp giden nehre,
başlıyor bende ölen bu serüven: toprak dolu ceplerimle
derin bir suyun iniltisine: 'çığlık çığlığa içine düştüğüm
anafor'. herkes kirlenirken temizliğinden, düşümde
'büyüyünce mavi gözlü tüm kızları öpmeli anne
ellerimin üstünde kirler ve çatlaklar sevişiyor, dudaklarım
kir pas içinde. yüreğim üşüyor, üşüyor kimsesiz bir sessizlikte,
usul intiharlara gecikiyorum. kılavuzluğumda yine
yanlış adreslere çıkıyor yolum. gömüldükçe içime
yanılsamalı bir kör oluyorum. gittikçe uzayan bu rahim
soğuyor. soğudukça kalbim, sıcak istasyonlar arıyorum kendime;
kalkıyorum yaşamın sürümünden, ıslak bir mukavva üstünde.