Hayat şehirler arası.
Yaşam siyah desen,üzerinde beyaz çizgiler.
Dolunayı izliyorum,gecenin son çeğreğinde.
Beyaz çizgiler benden hızlı gidiyordu.
Birde kesik kesik oluyor.
çoğalırlar 'dur! nereye gidiyorsun? ' dercesine,
onları dinlemeyip devam ettiğimde & kırmızı lambalar yolumu keser,
her kavşağa geldiğimde, beyaz çizgilerin sona erdiğini sanıyorum,
Levhalar yol göterir,; istikamet dolunay....
Dolunayı izliyorum, gecenin son çeğreği.
Ufuk kızarıyor sanki tandır ekmeği,
Karnımda bir mola sancısı,
Yol kenarındaki bütün lokantalar kapalı,
Azığım,çeğrek ekmekle kuru soğan,
Kuru soğanın hatrına-
uzun yol otobüslerinin ihtiyac molası verdiği,
lüks bir restorantta mola verdim...
Kahvemi yudumlarken,
yaktığım sigaranın dumanı,
geçtiğim bütün yollar gibi, kıvrım, kıvrım gözden kayboluyor...
''Radyoda özgür müzik''...
-Ahmet kaya söylüyor-
''Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı,
Nazlıcan saçları fırtınayla taralı
Nazlıcan serin yayla çiçeği
Nazlıcan deli dolu heyecan
Göğsümde bir sevda kelebeği
Nazlıcan ah Nazlıcan…'
Müzik eşliğinde hayeller kuruyorum,
beyaz çizgilerin bittiği yerde.
Gözleri gök yüzünde dolunay gibi bir kızı...
El ele tutuşup çimlerde koşuyoruz,
Papatya yapraklarının gölgesinde saklambaç oynuyoruz.
Onu bulan hep ben oluyorum,
Dokunduğumda ellerim terliyordu.
Koşmaktan yoruluyor,
kır çiçeklerinin ortasına oturup & birbirimize sevgi sözcükleri söylüyoruz...
Gözleri gök yüzünde dolunay gibi, bir sevgilim olmuştu...
Ona papatyalardan taç yapıp gelinlik dikiyor,
menekşelerle süslüyorum.
O ise papatya falına bakıyor,
yaplarlarını kopararak,
-seviyooorrr! ! ! sev miyooor! ! ! ... diye
Onun için şiirler yazıp şarkılar söylüyorum,
adını bile bilmiyorum,
hiç de sormadım,
ama Nazlıcan değildi...
Adının ne olduğu önemli değildi,
Çünkü çok güzel, gözleri gök yüzünde dolunay gibi ''bir kızdı'''Onun kendisi gibi; dünyalar güzeli bir Nazlıcan doğura bileceğini düşünüyordum,,
Saçlarını meltem savurdukca;
Aşk kokuyordu, mis gibi.
Gözleri gök yüzünde dolunay gibi,
çimlere uzanıp dudaklarımla yıldız topluyorum, gecenin son çeğreği...
Kavşağa gelene kadar herşey çok güzeldi,
kırmızı lamba yine durdurdu,
hayellerim vuslat oldu...
Levhalar dolunayı gösteriyor.
Yeni yol, yeni beyaz çizgi uzayıp gidiyor.
Ben hala dolunayı izliyorum gecenin son çeğreğinde...
Nazlıcan isminde sevgilim olma olasılığı,
büyük bir mücize olurdu ancak...
Yüreğim benimle kavilleşmişti,
Hayal prens, sevgimin üzerine ant içtirmişti...
Bir gün evlendiğim de kızım olursa, adını Nazlıcan koyabilmem için...
Herşeyin adı Nazlıcan olmuştu.
Her güzel kız Nazlıcan`dı.
Dolunayın, beyaz çizgilerin, enteransan levhaların...
Hatta uzun Yol otobüslerinin güneşliğine,
kamyonların kasasına, emir dağın eteklerine,
İstanbul`un çıkışına, İzmir`in girişine,
Ankara'nın üst geçitlerine,
Adana'nın tiren istasyonuna,
Samsun'un sokaklarına,
''Nazlıcan yazıyordum''! ! ! ....
Hayat şehirler arası,
Yaşam siyah desen üzerinde beyaz çizgiler.
Dolunayı izliyordum, gecenin son çeğreğinde...