Bir bahara doğma aşkıyla yürürdüm gözlerinin maviliğine
Bulut bulut karşılardı müphemiyetin bıçak bıçak yaralardı
Süzüldüğümde ben lahuti bir akşamda ruhunun enginliğine
Umutlarımdan sarkardım sana, ürkek melal, gülmemi yargılardı.
Bırakışın göğe izlerini söküp de gamzelerini atışın
Bir buğday tanesinde ağyarın pusularına düşmenin korkusu
Gecelerden el ayak çekince rindler, sessiz izbelerden bakışın
Başak başak, pusulara saldırırdı tebessümlerinin ordusu.
Biraz daha ılgıtlaşma telaşında eserken dil-i mecruhuma
Gece uykulara soyunup rüyalarla yatışım seni görmek için
Doğardın ansızın kabusların en karanlık derin uçurumuna
Hülya tünelinde kilitlenirdi yollarım sensizdim için için.