Çınar ağacıyım, asırlardır kök saldım toprağın derinliklerine
Ölümsüz aşklar yaşandı bedenimde, ne isimler kazındı gövdeme
Her yaprağım aşklara tanık oldu, bir nakış gibi işlendi gönlüme
Sevdalarım yeşerdi, köklerim salındı, sonsuz mavi gökyüzüne
Otağlar kuruldu, seferler düzenlendi, seferi hayat üzerine
Doru atlar gezindi, ömrüm tanık oldu, nice sayısız cenklere
Her hazan hicran yüklendi bedenime, döküldüm toprağın üzerine
Yaralar sarıldı, umutlar dağıtıldı, ağlayan umutsuz gözlere
Alaca karanlıklar çöktü, fırtınalar koptu ruhumun üzerine
Depremler yaşandı, ağıtlar yakıldı, bir hissiyatın nameleriyle
Fırtınada sağanak, sağanak yağmur boşaldı hayatın üzerine
Yeniden şahlandı, ayağa kalktı bu ruh yıkılan ören yerleriyle
Çınar ağacıyım asırlardır baş kaldırmışım inan ki gökyüzüne
Her sevda bir acı bıraktı yüreğime, derin bir çizik attı yüzüme
Hayatın dehlizlerinde boğuşurken, hep mi hüzün çöker yüreğime
Çınar ağacıyım, şimdi yalnızım, su bile dökenim yok köklerime
Çınar ağacıyım, salkım saçak dallarım ararım gövdemin üstünde
Semadan yıldızlar boşalır, sağanak halinde gelir artık üstüme
Yapraklarım kurumuş, rüzgâr esintisiyle düştü yerin üstüne
Dallarım kırılıyor, kopuyor köklerim düşüyor toprağın üstüne
Düşler kurarım geçmişimde ki ahenkli şatafatlı o günlerime
Hayalin vuslata erer, gönül susar devran döner mahur gözlerimde
Düşmüşüm karanlığın pençesine, yanar dururum hayat özlemine
Yıkılmadım asırlardır, ayaktayım, yıktın ihanetin üzerine