Şimdi kır ellerimi, kır şimdi kalemimi
Tek kurşun sık alnımın ta ortasına
Karanlık gecelerin dehlizlerine at
Al eline kırmızı kalemi resimlerimi çiz
Kara duvarların yüzüne, kanımla yaz adımı
Parçalanmış afişlerin üstüne
Beddua etmem, ahlarım kan kırmızısı dudaklarına
Dinmesin gözlerindeki yaş, dökülmesin yeryüzüne
İnsanım aslım toprak
Vurgun yedim ey çiçek döküldüm yaprak, yaprak
Cehennem çukurlarına daldım her gece ağlayarak
Ağustos ayında zemheri kış vurdu sineme
Gri bulutlardan kanlar döküldü yüzüme
Söz mü geçti yüreğime, söz mü geçti özüme
Dolunayda sis çöktü soluk benzime
Beddua etmem, ahlarım kınalı ellerine
Dinmesin gözlerindeki yaş, dökülmesin yeryüzüne
Ey! Vefasız
Gemi direklerinde asılı kaldım
Korsan bayrakları çekildi üstüme
Azgın dalgalar vuruyor gelgitlerde gövdemin üstüne
Karayeller boran oldu geldi üstüme
Zıpkınları yedim sevgili, kan oldum yeşil gözlerine
Gemi safraları gibi daldım okyanus diplerine
Beddua etmen ahlarım ince beline
Dinmesin gözlerindeki yaş, dökülmesin yeryüzüne
Kara trenler geçti, vagonlar parçalandı üzerime
Kırağılar çöktü paslandım her gece yüzüne
Bozuk para gibi harcadın rayların üzerine,
Ezildim, yayıldım, artıklarını yükledin üstüme
Beddua etmem, ahlarım ceylan gözlerine
Dinmesin gözlerindeki yaş, dökülmesin yeryüzüne
Masumca bir sevdanın hayaline daldım
Düşler ülkesinde masallardaydım sandım
Çiçekler pembe idi zakkumlar arasında kaldım
Zehri kırmızı lallar arasından ben aldım
Namlunun ucuna sürülen mermilerin hedefinde kaldım
Beddua etmem, ahlarım diken sözlerine
Dinmesin gözlerindeki yaş, dökülmesin yeryüzüne