1.
derken gözümden damlar üzüm
yakıp geçen pürü gazab
şarab-ı nuhi gibi bin yıllık hüzünle
özümü yürüdüm
hiçliğime ya da varlığıma çaldı dilim.
camda deli taylar oynaşır kırılsa da ne gam
geçmişiz candan.
önce aşkı sonra şarabı veren tanrım
bir kulunu sevdim bir de toprağını
ki ateşi karıştırır bekler durur bilge yanım.
2.
gelsin şimdi o kanı delim, gençliğim
kırmızı bakan arsızım
dinleyelim bakalım, gelsin o vahşi doymazlığım
bana söyleyecek bir şeyi var mı?
hayır!
hepsini biliyorum!
ve kalkıp gitse ansızın, ardından bakıp iç çekmem artık
gitsin!
bunların hepsini biliyorum...
giden sadece tenim
kalan benim
sır benim
ağzına dek doldu cam
şarabın gözünü yürüdüm
ne gam
aşka battım.
kırmızı koktu ellerim kekre kekre
biraz acı biraz tatlı keçe dilim
çokça gece.
3.
dalgalar yükseliyor
yıldızlar sönüyor
tan yeri ağarırken herşey
ve güller kızıllanıyor
kurumuş güller bile...
cam kırılıyor
kırmızı sızıyor.
sen
mahmuzladığım sonra geri çektiğim gururlu atım
ne eşeleyip duruyorsun yerleri?
nedir sezdiğin bize yaklaşan
adım adım?
ölüm mü?
gelsin...
kırmızıyı kürüyorum...pürbar...
Nurdan Ünsal
03.08.2008
Ankara