O zaman hayat bir kuşüzümü kadar
Ufaktı,
Sen orada otururdun
Görüntüler sokağında
Çıksa da çıkmasa da.
Kağıtlarının üzerinde aynalar otururdu,
Sözlüğün bomboştu, beyaz küçük atlar
Koştururdun sandık odanda.
Çocukluğunun asma katında
Ruhun ağrımazdı, yoktu ki ruhun,
Ölüm tabandaydı
Can yelekleri tavanda.
Sonra hep dudak dudağa
Büyük hayvanlarıyla yeniliğin ve açıklığın,
Ama yoktur babil çocukluğunun asma katında.
Ey iletki.. ey gönye!
Niye yer vermediniz bize?
Olmasın bu; büyülü fenerin
Sonsuz döndürdüğü imge alaşımı!