Ölüm buraya kadar,
Bulunur sonunda bir renk
Neler yakalıyor geçmişten.
Bu benim arı bakışımın toplandığı
Yoksul çocukluk mavisi
Yükü; ancak duyumun belirsizliğinde
Kendilerini açığa çıkaran dalgın
Ve tuhaf vücutlar...
Sessiz, her kırpıntının bittiği yerle
Başlayabilir olduğu an arası.
Kıvraktır bu aralıkta çizgiler, üzerlerine
Uzanan dünyayı emiyor gözleriyle
Zaman dışı varlıklar,
Ölüm buraya kadar!
Şölenin kıyısında taze eteği
Bulanmaktadır dura[g]anlığa,
Şimdilik yeğler kız oturakalmayı.
Çünkü derin etkisini bekler bellek
Nicenin, boz yöreden sıyrılarak
Devinimini başlatacağını hoşgörünün.
Çocuk, coşkunun gizli gömüsünden
Yıkımı bağışlayan zincire
Dolayarak bengi küreyi çeker kendine,
Tanık kalır solgun isimlerin tarihi doğramasına.
Katar varoluşun pembe sepetine korkusuz ar,
Ölüm buraya kadar!