Çocukluğumun baharını özledim…
Çocukluğumu,
Kirlenmemiş hayallerimi,
Yaylamızı, Kuzu melemesini,
Çayırları, Çimenleri,
Kayısı-kiraz çiçeklerini,
Dereleri, tepeleri özledim...
On metre karelik, tek odalı "kom" dediğimiz yayla evimizi,
İçinde et, patates hatta salça bulunmayan bulgur aşımızı,
Kerme, keven yaktığımız taş ocakta,
Kara demlikte demlediğimiz tavşankanı çayımızı,
Geceleri bacalarda ay ışığı altında yaptığımız doyumsuz sohbetleri özledim…
Şikâr da, idare lambası ışığıyla gece ders çalışıp
Sabah kuzuları emzirdikten sonra okula yetişmek için
Beş kilometrelik yokuşu yürüyerek inip-çıktığımız zamanları özledim...
Toptaş'ı, Bağaz'ı,
ışgın topladığımız Yalnızçam'ı,
Buz gibi gözelerinden kana kana içtiğim Daşağıl'ı,
Bulutlara dokunduğum Gökbel'i,
Balaşınbağı'nı,
Şarşarında çimdiğimiz Korçan'ı,
Danzıyer'i, Akkoz'u,
Gurbet ile sıla arasında ince bir çizgi olan Irfat Komları'nı özledim...
Fırat kenarında koyun otlatmayı,
Dağları delip, yılan gibi süzülerek,
Büyük bir ihtişamla gelip geçen "Doğu Ekspresi'ni",
Bitmek tükenmek bilmeyen vagonlarını saymayı özledim...
Şehirden gelen sel kalıntıları arasından oyuncak
Traktör yapmak için zeytinyağı kutusu,
Tekerlekleri için kara lastik veya
Plastik bir top bulmak için geçirdiğim zamanlarımı özledim...
Tandır ekmeğinin arasına somun ekmeğini katık olarak koyduğumuz,
Öğlen azığımız bittiğinde de koyun ekmeği ile yaban pırasasını
İştahla yediğimiz günleri özledim...
Çikolata, gofret, dondurmanın adını dahi bilmediğimiz günlerde,
Sürülmüş tarlalardan 'pakkoç” toplamayı,
Cücüğün on beşinden sonra, kar suyundan yapılan 'mancik” pilavını,
Kemah tuzu ile kuşkuş, yemlik salatasını,
Korkop Çayında kiraz,
Limanın Değirmeninde dut yediğimiz günleri özledim…
Topsöğüt'te, Karaburun'da,
Al nevruz, mor nevruz eşin burada sen nerde?
Diye avazımız çıktığı kadar bağırarak baharın habercisi nevruz,
Demet demet karçiçeği ve çiğdem topladığımız günleri özledim…
Doğduğum, Büyüdüğüm,
Kendimi bildiğim,
Ekmeğini yediğim,
Suyunu içtiğim,
Havasını kokladığım,
Halayında oynadığım,
Yollarında koştuğum,
'Rüzgârın sert yiğidin mert”olduğu,
Can Erzincan-Kemah'ı,
Dede baba ocağım, Bozoğlak köyümün 'taşını-toprağını” özledim…
Bir daha asla gidemeyeceğim,
Göremeyeceğim özlemlerimi özledim...