gece saat yirmi otuz da,
iki film birden oynardı,
ardı ardına.
mahallenin delisi,
film arasında da uyur,
gece boyunca
gazoz şişelerinin
solosu duyulurdu.
en heyacanlı yerde film kopar,
makinist kalay yerdi bir tomar.
bir başkaydı yazlık sinemalar.
çekirdekler yenilir,
erkek çocukları
boş gazoz şişelerine işetilir,
kavganın çıkmadığı gece olmaz,
sinema hiç tıklım tıklım dolmazdı.
film izlerken ay sana bakardı
sen aya.
göz kırpardı
çapkınlar yıldızlara.
birbirine dokununca terli eller,
yavaşça gıcırdardı
mavi boyalı tahta sandalyeler.
biletçiler dayak atardı
ağaçlardaki beleşçi cocuklara.
bulutlar ağladığında
çocuklar da ağlar,
yağmur sesine karışırdı yuhlar.
bir başkaydı,
Samsun'da yazlık sinemalar.