Nazar
uykusuz, ateşli
ve sırılsıklam
nöbet gecelerinin ertesi,
uçuk dudaklarda zoraki gülümseme,
komşu teyzeye haber ulaştırıldı acele.
tel dolapta görev bekleyen
kalaysız bakır tava,
yerini aldı fersiz gazocağında.
erimiş kızgın kurşun,
su dolu tasa düşerken,
öfkenin sesi karıştı dualara.
sudan delik deşik çıktı
kurşun topağı.
belli ki hastada çok nazar vardı.
şimdi,
nazarcı yok ortalarda.
acaba nazarlar mı azaldı,
yoksa kurşun dökmenin yerini,
nazar boncukları mı aldı.