o kadar da edilmişti tenbih.
serserilerle gezmek,
serserilik yok diye.
ama dinlemedik işte.
elde tesbih,
ayakkabı yumurta topuk
mahallenin bıçkın delikanlısıydık.
o sokak senin
bu sokak benim,
güzel çirkin
tüm kızları parselledik.
öyle kalsa iyi,
hepsini platonik sahiplendik .
kolay değil,
mahallenin bıçkın delikanlısıydık.
yazlık bahçelerde,
düğünlerde,
çiftetelli oynar,
yan gözle aşkımızı süzer
nedense onu hep uzaktan
hep uzaklardan severdik.
çilingir sofraları kurup,
efkardan sabahlara dek içerdik.
esas kızın kapısında,
şarkılar söyler,naralar atardık.
seneler önce mahallenin
üniversiteli yakışıklı delikanlısıydık.
şimdi ise,
saçları dökük, göbeği ileri çıkık,
prostatlı bir kılıbık.