erken bir pazar sabahı,
öksürerek güne başlıyor İstanbul.
Beyoğlu,
balgam temizliyor.
ve Beyoğlunun kucağında
uyku mahmuru İstiklal..
insan fırtınası sonrası,
caddeyi döven dalgalar
geri çekilmiş.
sakin,
sessiz
bomboş İstiklal.
sessizlik hiç yakışmıyor
sakinlik o kadar yabancı ki.
İstiklal ağlıyor
İstiklal utanıyor,
göz yaşları damlıyor saçaklardan.
kaldırımlar ıslak.
hıçkıra hıçkıra ağlıyor Beyoğlu.
göz yaşları,
Galataya doğru
önce bir kibrit çöpünü kucaklıyor,
sonra,
garipler garibi
bir izmariti.
çalı süpürgesi
arabesk parçaya başlıyor.
peşinden,
ayakkabı topuklarının resitali.
konser hızlanıyor,
enstrümanlar çoğalıyor.
ağlaması duruyor İstiklalin.
çan sesi
ezan sesine karışıyor,
sese boğuluyor İstiklal.
bir ses
bir ses..
pasaj kalabalık,
pasaj özlem dolu.
karadeliğin kapısında madam.
boynunda akordiyon.
sesi duyulmuyor kimsesiz çalgıcının.
ama soyadı Gürses.
bir elinde cümbüş,
diğerinde solmuş bir fotoğraf,
fotoğrafta,
sahnede Zeki Müren.
birayla karışık
anason kokuyor ortalık..
zaman ilerliyor,
her şey dallanıp budaklanıyor,
Beyoğlu,
İstiklal,
Pasaj
bir ormana
anılar ormanına dönüşüyor.
ve Ağa Cami minaresinden
gül suyu damlıyor,
arınıyor İstiklal.