elde on iki numara
tek kırma düzce,
sazlıklarda dolaşırdık.
aniden havalanan
bir türlü vuramadığımız
yeşil başlar peşinde.
av dönüşü,
kapısı yarı açık
camları buğulu,
sönmeye yüz tutmuş
fıçıdan bozma sobasıyla,
karşılardı bizi,
sigarayla karışık
gübre kokulu köy kahvesi.
sararmış,
tırnakları kirli parmaklarda
hızla hareket ederdi
yıpranmış iskambil kağıtları.
tıraşı gelmiş yüzlere,
tütün sarısı dişlerden yayılırdı
piştili gülümseme.
av dönüşü
soluklandırırdı bizi
çay bardaklarına
sigara kokusu sinmiş
salaş köy kahvesi.