Dalarsın umarsız düşüncelere
Buruktur gülümsediğin dünya
Uğrun alır gider başını
Koşar tepeleme dertler üstüne
Kör silahıyla en zayıf anında
Vurur kederler
Yalnızlık kendi içinde boğar seni.
Nöbet aralıklarında
Kapını çalan dertler
Karışır yağmur birikintilerine
Huzur bulduğun damlalar
Hüznün peşinden, ayaklandığını
Söyler bir anda
Gökyüzünden ödünç aldığın,
Işık yoluyla bakarsın etrafa
Yoktur dağıtmak istediğin yükleri
Taşıyacak bir omuz.
Aramak istersin eski seveni
Birçok vazgeçişler gibi,
Yine 'yanlış anlar' der, vazgeçersin,
Kendi yazdığın oyunu
Yalnız oynarsın sahnede
Anılar sofranda mezen olur
Hayaller, düşler arkadaşın
Nedenlerin yanıtsız olduğu anda
Kırıntılı güzellikleri anımsar
Doğurduğun umut yaşatır seni.
Gülümsersin şarap dolu bardağına
Umudun şerefine içersin bir kadeh daha
Kahve buğusu gözlerin ıslanır
Gün ışığına karışmış
Bir avuç mavi, bir avuç sarıda bulduğun
Sevinç, mutluluğun gücüyle
En tepesinden sorunların
Arkanı düşünmeden atlarsın
Korkusuzca ve tek başına