Kaç yıl olmuştu onu tanıyalı?
Belli kendisi de unutmuştu ki akan zamanın süresini,
her zamanki umursamazlığıyla karşımdaydı.
Son yaşananlardan sonra seslenişlerinin anlamı
bir bilmeceydi benim için,
yorum bile yapamaz haldeydim.
Onu ilk tanıdığım,
daha doğrusu yanıldığım günlerde olsaydı
yüreğim nasıl da dolar, taşardı(!)
O zaman mı mutluydum, şimdi mi ayıramaz haldeydim.
Nasıl da bağlanmış, umudum demiştim(!)
Her anımda, her bakışımda
onu yaşatmıştım tüm güzelliklerde.
Sonrası gelen sessizlik,
onun hala yalanladığı,
kabul etmediği terkediş.
.
Sevdamı ne olursa olsun yaşatmaktı amacım,
fakat tek başına olmuyordu sevdalar.
Kırılmışlığımın, kaybedişimin tek şahidi
yaşlarımdı kendime akıttığım.
Ondan çok, onunla birlikte yok olan;
arasına pembeler serptiğim mavi düşlerimdi
bana asıl koyan.
Işıkların gölgesinde,
gecelerin kasvetinde
grileri yaşar olmuştum habire.
Gene gülüyordu gözlerim
donuk bir kardelenmişce.
Ancak, o içten, menevşe gülüşleri
az aramadım aynaların yüzlerinde.
.
Sonra birden silkelendim;
yok oluşların, hataların, kopuşların
nedenine dalmak boşunaydı.
Bitmeliydi, yetmeliydi bu sorgulamalar.
Sonunda gönderdim soruları içimin bir yerine
''durun, hiç kıpraşmadan öylece''
diyerek onlara
Kurşun kalemle çizilmiş resim değildi ki,
istendiğinde, birden siliniversin hepsi...
Neyse ne, nedense neden!
Yaşandı, oldu, bitti
ve gitti giden.
.
Koştum tekdüze yaşamımda,
kalabalıklar içindeki yalnızlığımla.
Sanki bir yangından arta kalan külleri
yok etmeye çalışır gibiydim.
Atıyordu yaşam rüzgarları
yitik yüreğimi yılların kucağına.
.
Yeni bir yılın sabahında oydu seslenen,
yıllarca öncesinin aynısı sesiyle,
aynı sözleriyle.
Hayretlerdeydim o sabah(!)
Yoktu içimde duyumsadığım bir şey!
İçimde biriken 'neden, niçin' soruları,
'keşke, rağmen' yorumları yok olmuştu.
Demek ki farketmemiştim bu yok oluşu
zamanla yarışırken.
Dinliyordum,
sadece dinliyordum onu.
Duymayan biri ne ses çıkarabilirdi ki!
Devam etti aramaları, soruları günlerce
benim sessizliğime rağmen.
.
Yaşam, döngüleri yaşatıyordu bize.
O oyuncuyken, ben seyirciydim,
şimdiyse ben oyuncuydum,
o seyirci...
Yılların ardından,
aynı sahnede sahnelenen
tek kişilik oyunu
ben oynuyordum şimdi.
Ancak alışık olmadığım sahne ışıkları gözümü alıyor,
alkışlar içimi ürpertiyordu.
Yapamıyordum rolümü hakkıyla.
Perde kapandığında,
bir daha dönmemek üzere indim sahneden.
Koşar adımlarla uzaklaştım;
hem ondan, hem o yerden....