Şaşkınım gururun, saygının yitişine ayrılıklarda.
Yaşamın bana öğrettiği, kötü kokular geliyorsa yok zorlamanın yararı..
İnat edilirse sonuç, felaketce bir kopuş...
Oysa ayrılıklar da başlangıçlar gibi sessiz olmalı...
.
Araya gitdiyse ötekiler, başladıysa kar çiçekleri Güneş'le dansa,
yalanlarla grileştiyse mavi, üşümeye başlayan ruhların
ne ilacı vardır, ne hekimi...
Buz gibi olduysa yürekler yararı yoktur geri dönüşün...
Bir şans daha denirse başlar titreme nöbetleri..
.
Neden, niçin, keşkelerde dolanmak, öfke, kin, intikamla suçlar üretmek,
daha da yaralar ayrılıkları...
.
Yaşanmışları güzelliğince, olduğunca bırakmak varken
kirletmek neden ve niye?
Bir zamanlar 'sevdiğim, her şeyim' dediğinde
kara bir leke kalmak, hem de kendi sürdüğün bir leke
verilen bir hak mı, kime ve niye?
O yaşanan, yaşatılan, güzel, doyumsuz anlar, eğer ki bir suçsa, hataysa
tek kişilik değildi işlenirken oysa...
.
Tükenişe geçildiyse vazgeçmek gerek saygıyla bir zamanlar 'vazgeçilmezim' denilenden, daha da karartmadan maviyi
sunulan güvenle verilmiş imkansızlar anısına....
.
Yaşam defteri sonlanınca, üşüyüp, yorulduğunda;
ruh nasıl tertemiz, beyazlar içinde bırakıp gidiyorsa bedeni;
onur, gurur zedelenmeden, suçlamaya girmeden,
lekesiz, ve sessizce olmalı ayrılıklar da....
.